/* BURADAN */ /* BURAYA */

Sayfalar

23 Haziran 2015

İkinci El Araç Alım Satımı


COMPUTEST OTO EKSPERTİZ  sistemleri





Artık ikinci el araç alım satımı kolaylaştı. Eskiden araç alırken herkesin içinde "acaba bu aracın motor durumu, boya ve kaportası nasıldır" diye hep bir şüphe olurdu.

Son zamanlarda tüm Türkiye genelinde yaygınlaşan COMPUTEST istasyonları ile bu soruna çözüm getirildi.

Aracınızı bu istasyonlara götürüyorsunuz, Motor, Boya, Kaporta, Fren, Amortisör gibi tüm aksamları bilgisayarlı cihazlarla kontrol ediliyor ve size bir rapor veriliyor. Böylelikle alacağınız aracı almadan önce durumunu öğrenmiş oluyorsunuz.

Bu durum araç alıp satacakların işini kolaylaştırdığı gibi, bir çok kişiye de yeni bir iş imkanı çıkarmış oldu.

Böyle bir istasyonu kurmanın maliyeti yaklaşık 80-90 Bin TL. Her bir aracın testi için alınan rakam ise en az 70 TL. Eğer bir istasyon günde sadece 5 aracı test ederse, ayda yaklaşık 10.000 TL para tahsil ediyor, yani en fazla 1 yıl içinde sisteme yatırılan para geri alınmış oluyor.

Zaten bu işi ciddi yapan kuruluşlar, bir istasyon kurup başladıktan sonra en fazla 7-8 ay sonra ikinci, üçüncü hatta dördüncü istasyonlarını açıyorlar.

Bu konuda en ciddi firma Ankara ve İstabul'da şubeelri olan ve 100 den fazla istayon  kurmuş olan Mates firması. Bu firmaya www.computest.com.tr web adresinden veya 0312 491 8818    0212 276 9127 veya 0532 231 2334 nolu telefonlardan ulaşabilirsiniz.

Firmanın ürünleri Italyan malı, her türlü yedek parça ve servis imkanları mevcut. Proje, Montaj, eğitim ve garanti hizmetlerini kendileri veriyor.

Bu cihazları alırken en çok dikkat edilmesi gereken konu, satış yapan firmanın ciddiyeti, cihazların nerede üretildiği ve servis imkanlarıdır.

Kesinlikle Çin malı ürünlerden ve merdiven altında imal edilen toplama cihazlardan uzak durulmalıdır.

21 Haziran 2015

BOZUK SİMİT PARALARI


Günün son dersinin sonuna gelinmişti. Öğrenciler çıkmak için sabırsızlanıyordu. Defter ve kitaplarını çantalarına koydular. Zil çalar çalmaz, dışarı çıkmak için hazırdılar. Yalnız, Ali hazırlanmamıştı.Gecikmek için de elinden geleni yapıyordu. Nihayet zil çaldı. Öğrenciler bir anda kapıya yöneldi. Ali, yerinden kalkmadı. Ağır ağır eşyasını topladı. Bir yandan göz ucuyla öğretmenine bakıyor, bir yandan da arkadaşlarının gitmesini bekliyordu.

Öğretmeni, onun bu hâlini fark etti:

- Hayrola Ali, dedi. Eve gitmeyecek misin?

Ali, son arkadaşının da çıktığını görünce cevap verdi:

- Sizinle konuşmak istiyordum öğretmenim.

- Peki, dedi öğretmeni. Ne söyleyeceksin bakalım?

- Ahmet arkadaşımız var ya…

- Evet, ne olmuş Ahmet'e?

- Durumları pek iyi değil galiba. Annesi, beslenme çantasına pek iyi şeyler koymuyor.

- Ee?

- Ona yardım etmek istiyorum. Ama benim yardım ettiğimi bilirse üzülür. Günde bir simit parası biriktirip her hafta size versem, siz de ona verseniz?

Cebinden bir avuç bozuk para çıkarıp öğretmenin masasının üzerine koydu. Nurhan Öğretmen, paraya dokunmadı. Sandalyesine oturup düşündü. Ali hakkındaki bilgilerini yokladı. Bildiği kadarıyla ailesinin durumu pek iyi değildi. Bu çalışkan ve sevimli öğrencisi, ne kadar da iyi niyetli ve düşünceliydi. Zengin bir ailenin çocuğu değildi. Buna rağmen yardım etmek istiyordu. Üstelik yardım ettiğinin bilinmesini istemiyordu.

Nurhan Öğretmen:

- Dur bakalım Ali, dedi. Bildiğim kadarıyla sizin de maddî durumunuz pek iyi değil. Yanlış mı biliyorum?

- Doğru biliyorsunuz öğretmenim. Babam gündelikçi. Çoğu zaman iş bulamıyor. Ama ben de çalışıyor, para kazanıyorum.

- Nerede çalışıyorsun?

- Simit satıyorum.

Nurhan Öğretmen yine durup düşündü. İyiliğin bu kadarına ne demeliydi şimdi. Bunun gerçekleşmesi zordu. Onu, bundan vazgeçirmek için bir çare bulmalıydı. Bunu yaparken, sevimli öğrencisini de kırmamalıydı. Onunla biraz daha konuşursa, belki bir yolunu bulurdu.

Nurhan Öğretmen, Ali'ye döndü:

- Büyüyünce ne olmak istiyorsun, diye sordu.

- Çok zengin bir işadamı…

- Niçin?

- İnsanlara daha çok yardım etmek için…

- Güzel, dedi Nurhan Öğretmen. Bak şimdi Ali, Ahmet'in ailesinin durumu pek iyi değil; bu doğru. Ama sizinki de bundan pek farklı değil. İstersen acele etme; çok zengin olduğun zaman insanlara yardım edersin. Olmaz mı?

- Olmaz, dedi Ali. Şimdi yapmalıyım.

- Neden olmaz?

- Üç sebepten dolayı olmaz.

Birincisi: Bu para zaten benim değil. İyilik ettiğim için Allah, beni insanlara sevimli gösteriyor. İnsanlar da bundan etkileniyor, daha çok simit alıyorlar. Bu sayede gün boyu çalışanlardan bile fazla simit satıyorum. Hele mahallede Hasan Amca var, her gün iki simit alıp güvercinlere veriyor.

İkincisi: "Ağaç yaş iken eğilir." deniliyor. Şimdiden iyilik yapmayı öğrenmezsem büyüdüğümde hiç yapamam.

Üçüncüsü ise daha önemli: Büyüdüğüm zaman çok zengin bir iş adamı olmak istiyorum. Zamanında yatırım yapmayanlar büyük iş adamı olamazlar.

16 Haziran 2015

SANA DA AŞKOLSUN

SANA DA AŞKOLSUN

O zaman o bir hevesti.
Deli boran gibi esti.
İçmeden kırıldı testi.
Ey aşk,sana da aşkolsun.
Her gün ayrı bir tarafta.
Durmuyorsun aynı safta.
Vaatlerin kaldı lafta.
Ey aşk,sana da aşkolsun.
Bir değil,beş değil derdim.
Hep sana kol kanat gerdim.
İstesem,çekip giderdim.
Ey aşk, sana da aşkolsun.
Ben seni bir şey sanmıştım.
Varlığına inanmıştım.
Her an adını anmıştım.
Ey aşk, sana da aşkolsun.
Mektup,mesaj dolu masan.
Şifreli kalp,gizli kasan.
Reddederdin utanmasan.
Ey aşk, sana da aşkolsun
Sitem ederim maziye.
Giremezsin teraziye.
Aniden gittin geziye.
Ey aşk,sana da aşkolsun.
Ne varsa dedi ERKANİ.
Aşk eskidi,sözler yeni.
Yumuşak dikensin yani.
Ey aşk,sana da aşkolsun.

İbrahim ERKAN (Erkani)
                        15.06.2015

13 Haziran 2015

Ülemizde Okul, cami sayısı ve Bütçelerinin durumu


"Türkiye’de kaç okul var?
67 bin…
Kaç hastane var?
1220…
Kaç sağlık ocağı var:
... 6 bin 300…
Peki kaç cami var?
85 bin…
Her 60 bin kişiye 1 hastane düşerken, 350 kişiye 1 cami düşüyor.
Peki kaç kilise var?
270…
Kaç cemevi var?
100.
* * *
Türkiye’de kaç doktor var?
77 bin…
Peki kaç din görevlisi var?
90 bin…
Türkiye’de her 900 kişiye bir doktor düşerken, her 780 kişiye bir din görevlisi düşüyor.
Eğitim-Sen’e göre Türkiye’nin 200 bin öğretmen açığı var.
* * *
Türkiye’de kaç kütüphane var?
1435…
Almanya’da kaç kütüphane var?
11 bin…
Türkiye’nin kaç kentinde devlet tiyatrosu var?
13…
Kaç kentte kuran kursu var?
81…
Bu kursların toplam sayısı kaç?
3852…
* * *
Türkiye’de 1 opera derneği var; 11 bale, 10 heykel, 18 resim, 18 sinema, 38 tiyatro derneği var.
Peki kaç tane “cami yaptırma derneği” var?
35 bin…
* * *
İçişleri Bakanlığı’nın bütçesi ne kadar?
783 trilyon…
Ulaştırma Bakanlığı’nın?
678 trilyon…
Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nın?
677 trilyon…
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın?
632 trilyon…
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın?
280 trilyon…
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın?
249 trilyon…
Çevre ve Orman Bakanlığı’nın?
404 trilyon…
Sadece Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütçesi ne kadar?
1.3 katrilyon…
8 bakanlığın bütçesi kadar…
22 üniversitenin toplam bütçesine denk…
* * *
Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinin yıldan yıla büyümesine bakalım:
1997′de 66 trilyon.
1998′de 119…
1999′da 180…
2000′de 270…
2001′de 302…
2002′de 553…
2003′te 771…
2004′te 1 katrilyon…
2005′te 1 katrilyon…
2006′da 1,3 katrilyon…
2007′de 2.7 katrilyon…
* * *
Bir ülke, Diyanet’e, bütün üniversitelerine ayırdığı bütçe kadar pay ayırıyor ve bunu son bir yılda ikiye katlıyorsa, doktordan, öğretmenden fazla imam yetiştiriyorsa, hastane değil cami yaptırıyor, kütüphaneden çok Kuran kursu açıyorsa, o ülkenin durup bir daha düşünmesi gerekmez mi?"
- Can DÜNDAR

10 Haziran 2015

KÖRMÜSÜN

Ozan Arif - KÖRMÜSÜN

Ey Türkoğlu Kendine gel kendine,
Devletini deliyorlar körmüsün,
Düşmüyelim şu batının fendine,
Kırk elekten eliyorlar körmüsün.

Batı hep böyledir borç verir önden,
Vatan ister vatan Yurt ister senden,
İktisadi yönden coğrafi yönden,
Kuşatmaya alıyorlar körmüsün.

Türkiye Türklerden nasıl alınır,
Hesabı yapanla dostmu olunur,
Hangi dağda hangi maden bulunur,
Bizden iyi biliyorlar körmüsün.

Batılı diyorki şu kanun gerek,
Bizde sanıyoruz bal ile börek,
İnsan hakkı demokrasi diyerek,
Ne hainler buluyorlar körmüsün.

Hain çünkü bunlar almış doları,
Alınca batıya vermiş yuları,
Bunlar şu ab nin kadim kulları,
abee abee diye meliyorlar körmüsün.

Bazınız belki der kim bunlar nerde,
Nerde deme nerde bunlar heryerde,
Şehirde kazada hatta heryerde,
Akılları çeliyorlar körmüsün.

Bunların içinde kim yokki off off,
Kimisi medyatör kimisi prof,
Seçtiklerin bile kof çıktılar kof,
Aynı telden çalıyorlar körmüsün.

Son seçimde vebal attın boynundan,
Müslüman seçmiştin emindin bundan,
Bunun bile haç çıkıyor koynundan ,
Frenk kıçı yalıyarlor körmüsün.

İşte bu abci aydın zevatlar,
Abyi överken göbeği çatlar,
Pamuklar yamuklar bazı kavatlar,
Ermenici oluyorlar körmüsün.

Ab için her bağımız hiç artık,
Kan bağıymış dil bağıymış geç artık,
Türkiyede Türküm demek suç artık,
Türk adını siliyorlar körmüsün.

Ab ne yapıyor bak vurup vurup,
Mozaik diyorlar mermeri kırıp,
Kürtü Türkten Türkü kürtten ayırıp,
Dilim dilim diliyorlar körmüsün.

Sonra kürtün çocuğunu kandırıp,
Hasan Sabah gibi tam inandırıp,
Büyütüp besleyip silanhlandırıp,
Üstümüze salıyorlar körmüsün.

Bırak be milletim gafleti bırak,
Aç gözünü artık şu p i ç lere bak,
Vatanımda bayrağımı yırtarak,
Ayyıldızı yoluyorlar körmüsün.

Açık artık felakete gittiğin,
Günden güne tükendiğin bittiğin,
Davul zurna ile asker ettiğin,
Evlatların ölüyorlar körmüsün.

Körmüsün diyorum hiç kızma affet,
Zıvanadan çıktım nedir bu gaflet,
Savaş var karşında devlet yok devlet,
Sinsi sinsi geliyorlar körmüsün.

Bakın yankilerler verip elele,
Çakalken it oldu iki hergele,
Talabani bile barzaani bile,
Paçamıza dalıyorlar körmüsün.

Zaten pkkyı kuranda batı,
Kurup arkasında duranda batı,
Bizi sırtımızdan vuranda batı,
Ensemizde soluyorlar körmüsün.

Bitsin artık dostuz mostuz mavalı,
Gördük işte en dost olan düveli,
Başımıza kim geçirdi çuvalı,
Birde kıs kıs gülüyorlar körmüsün.

Vaşinkton sıtrazburg roma,
Arif bunlar dostmu olur adama,
Felaket tellalı değilim ama,
Türkiyeyi bölüyorlar körmüsün.

OZAN ARİF 

03 Haziran 2015

Atatürk düşmanının ibretlik sorularına, Atatürk’ten tokat gibi cevaplar!..

Sos­yal med­ya­da bir Ata­türk düş­ma­nı, Ata­türk­çü­le­re, ce­vap­la­ma­la­rı için 15 so­ru (!) sor­muş! Ak­lın­ca da “A­ta­put­çu­” de­di­ği biz Ata­türk­çü­le­rin bu so­ru­la­ra ce­vap vere­me­ye­ce­ği­ni be­lirt­miş! Alın­tı­la­dı­ğı­mız so­ru­lar doğ­ru­dan Ata­tür­k’­e so­rul­du­ğu için, ce­vap­lar da Ata­tür­k’­ün ağ­zın­dan ve­ril­di.
SO­RU 1: MÜS­LÜ­MAN­SAN Hİ­LA­FE­Tİ NE­DEN KAL­DIR­DIN?
CE­VAP: Ku­r’­an’­da di­ni/si­ya­si yet­ki­le­re sa­hip bir li­der an­la­mın­da ha­li­fe­lik yok­tur. Ken­di­ni “Al­la­h’­ın yer­yü­zün­de­ki göl­ge­si­” ola­rak gö­ren sul­tan­la­ra/pa­di­şah­la­ra din­sel meş­ru­iyet ka­zan­dı­ran uy­dur­ma bir ku­rum ol­du­ğu için kal­dır­dım ha­li­fe­li­ği… Böy­le­ce Mu­avi­ye­’nin, İs­la­mın özü­ne ay­kı­rı ola­rak ya­rat­tı­ğı sul­tan/ha­li­fe ŞİRK DÜ­ZE­Nİ­’ne son ver­dim. Ay­rı­ca ha­li­fe­li­ği hiç­bir işe ya­ra­ma­dı­ğı için kal­dır­dım de­sem de ye­ri­dir.
Ba­kın, I. Dün­ya Sa­va­şı­’n­da Müs­lü­man Arap­la­rın Os­man­lı­’ya kar­şı İn­gi­liz­ler­le bir­lik­te ha­re­ket et­me­si­ni en­gel­le­di mi ha­li­fe­lik? Ha­yır! En önem­li­si de İn­gi­liz em­per­ya­liz­mi Ha­li­fe/Pa­di­şah Vah­det­ti­n’­e her is­te­di­ği­ni yap­tır­ma­dı mı? Bu ara­da Os­man­lı­’yı par­ça­la­yan idam fer­ma­nı Sevr Ant­laş­ma­sı­’n­da İn­gi­liz­ler ıs­rar­la ha­li­fe­nin/ha­li­fe­li­ğin var­lı­ğı­nı ko­ru­ma­sı­nı is­te­miş­ler­dir. Ha­li­fe­li­ği kal­dı­ra­ca­ğım gün­ler­de de İn­gi­liz­ler Hint Müs­lü­ma­nı kı­lı­ğın­da iki ca­sus­la­rı­nı (Emir Ali ve Ağa Han) dev­re­ye so­ka­rak ha­li­fe­li­ğin kal­dı­rıl­ma­ma­sı için ça­ba har­ca­mış­tır.
SO­RU 2: 1932’DE EZA­NI NE­DEN YA­SAK­LA­DIN?
CE­VAP: Eza­nı ya­sak­la­ma­dım. Ezan­la­rı gü­rül gü­rül, üs­te­lik hal­kın an­la­ya­ca­ğı dil­de Türk­çe okut­tum. İnan, Al­lah Türk­çe de bi­lir! Böy­le­ce gü­zel di­li­miz Türk­çe­yi en yük­se­ğe, mi­na­re­le­re çı­kar­dım. Ezan­la­rı ya­sak­la­ya­cak olan iş­gal­ci Yu­nan­lar­dı. On­la­rı bu top­rak­lar­dan ben kov­dum. Böy­le­ce ezan­la­rın sus­ma­sı­nı en­gel­le­dim.
SO­RU 3: AYA­SOF­YA­’YI NE­DEN KA­PAT­TIN?
CE­VAP: Aya­sof­ya 1000 yıl­dan faz­la ki­li­se 500 yıl ka­dar ca­mi ola­rak kul­la­nıl­mış dün­ya­nın en es­ki ma­bet­le­rin­den bi­ri­dir. İki bü­yük tek tan­rı­lı/ila­hi din; Hı­ris­ti­yan­lık ve İs­la­mi­yet için kut­sal olan bu ta­ri­hi ma­be­di, İN­SAN­LI­ĞIN OR­TAK KÜL­TÜR Mİ­RA­SI ola­rak gör­dü­ğüm için KO­RU­MAK ve ge­le­cek ku­şak­la­ra ak­tar­mak is­te­dim. Bir ta­ri­hi ya­pı­nın en iyi şe­kil­de KO­RUN­MA­SI ve SER­Gİ­LEN­ME­Sİ için o ya­pı­nın mü­ze ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­rım. Bu ne­den­le Aya­sof­ya­’yı mü­ze yap­tım. Bu ara­da Fa­ti­h’­in Aya­sof­ya Vak­fi­ye­si di­ye bir şey yok­tur. Bu ko­nu­da­ki id­di­a uy­dur­ma­dır. Ay­rı­ca Aya­sof­ya­’nın bu­lun­du­ğu böl­ge­de çok sa­yı­da bü­yük ca­mi var­dır. “A­ya­sof­ya­’da na­maz kı­lan­lar da­ha çok se­vap ka­za­nır!” di­ye bir İs­la­mi ku­ral da ol­ma­dı­ğı­na gö­re, yap­tı­ğım hem Dİ­NE hem İN­SAN­LI­ĞA uy­gun­dur.
SO­RU 4: KU­R’­AN HARF­LE­Rİ­Nİ NE­DEN YA­SAK­LA­DIN?
CE­VAP: Ku­r’­an harf­le­ri­ni de­ğil Arap harf­le­ri­ni kal­dır­dım. Ku­r’­an ön­ce/ilk Arap­la­ra in­di­ril­di­ği için, Ku­ra­n’­da ifa­de edil­di­ği gi­bi an­la­şıl­sın di­ye Arap­ça­dır. Al­lah ka­tın­da hiç­bir harf sis­te­mi kut­sal de­ğil­dir. Arap harf­le­ri de kut­sal de­ğil­dir. Arap harf­le­ri­ni oku­ma, yaz­ma­yı güç­leş­tir­di­ği için kal­dır­dım. Ben Harf Dev­ri­mi’­ni yap­tı­ğım­da Tür­ki­ye­’ de Arap harf­le­riy­le oku­ma yaz­ma bi­len­le­rin ora­nı, er­kek­ler­de yüz­de 7, ka­dın­lar­da bin­de 4’tü. Arap harf­le­ri Türk­çe­ye uy­gun de­ğil­dir. 1928’de Harf Dev­ri­mi’n­den son­ra Ye­ni Türk harf­le­ri ile hal­kı­mız kı­sa sü­re­de okur- ya­zar ol­du. 1935’te oku­ma yaz­ma ora­nı top­lam­da yüz­de 23’e ulaş­tı.
SO­RU 5: TA­Tİ­Lİ NE­DEN CU­MA­DAN PA­ZA­RA AL­DIN?
CE­VAP: Ge­liş­miş ül­ke­ler­le, özel­lik­le Av­ru­pa ile si­ya­si, ti­ca­ri, eko­no­mik iliş­ki­le­ri güç­len­dir­mek is­te­dim. Böy­le­ce Müs­lü­man Tür­ki­ye­’nin her ba­kım­dan Av­ru­pa ile ya­rı­şır du­ru­ma gel­me­si­ni amaç­la­dım. Bu­nun için ta­ti­li cu­ma­dan pa­za­ra al­dım. Öl­çü­le­ri ve tak­vi­mi de bu ne­den­le de­ğiş­tir­dim. Me­se­la tüm uy­gar dün­ya­da pa­zar gün­le­ri ta­til­dir… Ba­tı­’da es­ki­den cu­mar­te­si gün­le­ri de ya­rım gün ça­lı­şı­lır­dı. Biz­de na­sıl? Per­şem­be ya­rım gün, cu­ma ta­til. Dış dün­yay­la iliş­ki­de bu­lu­nu­la­bi­le­cek tam üç gün ka­lı­yor. Ne ya­pı­la­bi­lir bu kı­sa sü­re­de. Ben ma­kul ve ak­la uy­gun ola­nı ter­cih et­tim. Bu de­ği­şik­li­ğin geç­mi­şin iz­le­ri­ni sil­mek­le il­gi­si yok. Ta­ma­men pra­tik ih­ti­ya­ca uy­gun ola­rak yap­tım. Ay­nı şe­yi Rus­lar ve Çin­li­ler de yap­tı.
SO­RU 6: BİR BEZ PAR­ÇA­SI (ŞAP­KA) İÇİN ALİM­LE­Rİ AS­TIN?
CE­VAP: Şap­ka Dev­ri­mi için tek bir “a­li­m” as­ma­dık. İs­ki­lip­li Atıf, şap­ka tak­ma­dı­ğı için ve­ya Şap­ka Dev­ri­mi­’ ne kar­şı (üs­te­lik bu dev­rim­den ön­ce) ki­tap yaz­dı­ğı için de­ğil, Kur­tu­luş Sa­va­şı yıl­la­rın­da baş­ka­nı ol­du­ğu ce­mi­yet “i­ha­net bil­di­ri­le­ri­” ya­yın­la­dı­ğı için ve di­ni is­tis­mar ede­rek hal­kı kin ve düş­man­lı­ğa yö­nelt­ti­ği için o za­man­ki ya­sa­la­ra gö­re­” va­ta­na iha­ne­t” su­çun­dan asıl­dı.
SO­RU 7: Fİ­LİS­Tİ­N’­DE NE­DEN İHA­NET ET­TİN?
CE­VAP: I. Dün­ya Sa­va­şı­’n­da Al­man ko­mu­tan­la­rın, özel­lik­le Fi­lis­ti­n’­de Al­man Li­man von San­der­s’­in ba­şa­rı­sız­lı­ğı so­nun­da tüm or­du­la­rı­mız da­ğıl­mış­ken, bi­zim üç ka­tı­mız bü­yük­lü­ğün­de­ki ve ba­zı Arap aşi­ret­le­rin­ce des­tek­li, üs­te­lik bü­yük bir ha­va gü­cü­ne sa­hip İn­gi­liz Or­du­su­’nun önün­den Türk Or­du­su­’nu ba­şa­rıy­la ge­ri çek­tim. Ha­le­p’­te so­kak sa­vaş­la­rı ver­dim. Bu­nun ay­rın­tı­la­rı­nı 1926’da Fa­lih Rıf­kı­’ya an­lat­tım. Son ola­rak Ekim 1918’de İn­gi­liz­le­re kar­şı Kat­ma Mu­ha­re­be­si­’ni ka­zan­dım. Ha­le­p’­in ku­ze­yin­de Türk sün­gü­le­riy­le ade­ta do­ğal bir sı­nır çiz­dim. Yıl­dı­rım Or­du­la­rı gün­le­rim­de (ki bu on gün­dür) Ada­na, Ur­fa, Ma­raş, An­te­p’­te di­re­niş yu­va­la­rı kur­dum. Bu ça­lış­ma­la­rım Ka­sım 1918’in ilk gün­le­ri­ne denk ge­lir.
SO­RU 8: AZER­BAY­CA­N’­I NE­DEN RUS­LA­RA SAT­TIN?
CE­VAP: Mon­dro­s’­un 11.mad­de­si ge­re­ğin­ce Türk Or­du­su 1918’de Azer­bay­ca­n’­ı bo­şalt­mak mec­bu­ri­ye­tin­de kal­dı. Ben Nah­çı­va­n’­a yö­ne­lik Er­me­ni sal­dı­rı­la­rı­nı şid­det­le pro­tes­to et­tim. Hat­ta Nah­çı­van sa­vun­ma­sı için giz­li­ce böl­ge­ye su­bay­lar gön­der­dim. Hat­ta Rus­lar ile an­laş­ma yap­ma­ya gön­der­di­ğim Yu­suf Ke­mal Be­y’­e “Nah­çı­van Türk Ka­pı­sı­dır. Bu hu­su­su na­zar-ı iti­ba­ra ala­rak eli­niz­den ge­le­ni ya­pı­nız.” em­ri­ni ver­dim. Da­ha Kur­tu­luş Sa­va­şı yıl­la­rın­da Azer­bay­ca­n’­la dost­ça iliş­ki­ler kur­dum. 18 Ka­sım 1921’de ya­pı­lan bü­yük bir me­ra­sim­le Azer­bay­can Sos­ya­list Sov­yet Cum­hu­ri­ye­ti Bay­ra­ğı’­nı biz­zat ben An­ka­ra Ce­be­ci­’ de­ki tem­sil­ci­lik bi­na­sı­na çek­tim. Bu sı­ra­da yap­tı­ğım ko­nuş­ma­da Azer­bay­can ve Tür­ki­ye hal­kı­nın “kar­de­ş” ol­du­ğu­nu be­lirt­tim. “Kar­deş Azer­bay­ca­n” Kur­tu­luş Sa­va­şı­’n­da Baş­kan Ne­ri­ma­nov eliy­le bi­ze mad­di yar­dım­da da bu­lun­du. Azer­bay­ca­n’­la kül­tü­rel iliş­ki­le­re de bü­yük önem ver­dim. Ör­ne­ğin 1926’da Bol­şe­vik­ler Azer­bay­ca­n’­da La­tin Al­fa­be­si­’ni yü­rür­lü­ğe koy­du. Bil­di­ği­niz gi­bi biz de 1928’de La­tin harf­le­ri­ne geç­tik. Böy­le­ce kül­tü­rel iliş­ki­le­rin za­yıf­la­ma­sı­na en­gel ol­duk. Ta­rih ve Dil Ku­rum­la­rı da tüm Türk halk­la­rıy­la ol­du­ğu gi­bi Aze­ri Türk­le­ri’y­le de ta­rih­sel kül­tü­rel de­rin­lik kur­ma­mız­da et­ki­li ola­cak­tı. Kı­sa­ca­sı ben Azer­bay­ca­n’­ın ve tüm soy­daş ve maz­lum mil­let­le­rin tam ba­ğım­sız­lı­ğı için ça­ba­la­dım.
SO­RU 9: ALİ ŞÜK­RÜ BE­Y’­İ NE­DEN ÖL­DÜRT­TÜN?
CE­VAP: Ali Şük­rü Bey, ba­na mu­ha­lif­ti ama bir va­tan­se­ver­di. Ben her şey­den ön­ce, ba­na kar­şı Mec­lis içi mu­ha­le­fe­tin önem­li isim­ler­den bi­ri olan Ali Şük­rü Be­y’­i öl­dür­te­cek ka­dar ap­tal de­ği­lim! Böy­le bir ci­na­ye­tin be­nim üze­ri­ne yı­kı­la­ca­ğı­nı, bu ne­den­le Mec­lis­’te­ki mu­ha­lif­ler­ce suç­la­na­ca­ğı­mı dü­şü­ne­me­ye­cek ka­dar da stra­te­ji yok­su­nu da de­ği­lim! Ali Şük­rü Be­y’­i ben öl­dürt­me­dim. Ben fi­kir­le­re fi­kir­ler­le kar­şı­lık ve­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­rım. Ay­rı­ca İn­gi­liz­ler pa­di­şah Vah­det­ti­n’­i ve Mec­lis için­de­ki ba­zı mu­ha­lif­le­ri -ki ara­la­rın­da gü­ven­di­ğim ba­zı ar­ka­daş­la­rım da var- kul­la­na­rak ba­na Mec­lis içi bir dar­be yap­mak is­te­miş­ler, bu­nun için her tür­lü komp­lo­ya baş­vur­muş­lar­dı.
SO­RU 10: SOY AĞA­CIN NE­DEN ÇI­KAR­TI­LA­MI­YOR?
CE­VAP: Soy ağa­cım or­ta­da­dır. Bu ko­nu­da çok bil­gi, çok ki­tap var. Ay­rı­ca so­yum­dan so­pum­dan sa­na ne? Yok­sa sen ırk­çı, fa­şit fa­lan mı­sın? Önem­li olan soy sop de­ğil bir in­sa­nın men­su­bu ol­du­ğu mil­le­ti­ne ne ka­dar hiz­met et­ti­ği­dir. Ama yi­ne de me­ra­kı­nı gi­de­re­yim: Ana ba­ba so­yum Türk­men­dir. Ana ta­ra­fın­dan Kon­ya, Ka­ra­man, (Kon­yar), ba­ba ta­ra­fın­dan Ay­dın, Sö­ke ta­raf­la­rın­da ya­şa­yan Yö­rük­le­rin­de­nim. Ata­la­rım Os­manlı­’nın is­kan si­ya­se­ti ge­re­ği 1400’le­rin so­nun­da Ka­ra­ma­n’­dan, Sö­ke­’den alı­nıp Ma­ke­don­ya ve ci­va­rı­na yer­leş­ti­ri­len Ev­lad-ı Fa­ti­ha­n’­dan­dır. (ye­di gö­bek Türk) De­de­le­rim So­fu­za­de Fey­zul­lah Efen­di ve Ha­fız Ah­met Efen­di­’dir…
SO­RU 11: LA­Tİ­FE HA­NIM SEN­DEN NE­DEN AY­RIL­DI?
CE­VAP: Şid­det­li ge­çim­siz­lik!
SO­RU 12: TÜM DEV­RİM­LE­RİN NE­DEN İS­LA­MA AY­KI­RI?
CE­VAP: Tüm dev­rim­le­rim İs­la­m’­ın özü­ne uy­gun, din zan­ne­di­len hu­ra­fe­le­re, uy­dur­ma­la­ra ay­kı­rı­dır. “Han­gi şey ki ak­la, bi­li­me, mil­le­tin men­fa­ati­ne uy­gun­dur o şey di­ni­di­r”. Be­nim tüm dev­rim­le­rim de ak­la, bi­li­me ve mil­le­ti­min men­fa­ati­ne uy­gun­dur.
SO­RU 13: ÖLÜ­MÜN­LE SO­YUN NE­DEN KE­SİL­Dİ? AK­RA­BA­LA­RIN YOK MU?
CE­VAP: Ak­ra­ba­la­rı­mın olup ol­ma­ma­sı ne­yi de­ğiş­ti­rir. An­cak be­nim dev­le­ti so­yan ak­ra­ba­la­rı­mın ol­ma­dı­ğı­na emin ola­bi­lir­sin!
SO­RU 14: SA­İD-İ NUR­Sİ SA­NA NE­DEN SÜF­YAN DE­Dİ?
CE­VAP: Sa­id-i Nur­si­’yi Kur­tu­luş Sa­va­şı ba­şın­da di­ğer ba­zı din adam­la­rıy­la bir­lik­te düş­ma­na kar­şı di­re­niş­te ba­na yar­dım et­me­si için An­ka­ra­’ya ça­ğır­dım. Ama bir­çok va­tan­se­ver din ada­mı bu çağ­rım­la ba­na yar­dı­ma gel­di­ği hal­de (Lib­ya­lı Şeyh Ah­met Sü­nu­si bi­le gel­di) Sa­id-i Nur­si gel­me­di. İş­gal İs­tan­bu­l’­un­da Çam­lı­ca­’da otu­rup ma­aş­lı bir iş­te ça­lış­tı. Bu ara­da ba­zı za­rar­lı ce­mi­yet­le­re ka­tıl­dı­ğı­nı duy­duk. An­cak sa­vaş bi­tin­ce 1922’de gel­di. Ge­lir gel­mez de din is­tis­ma­rı­na baş­la­dı. Ay­rı­ca Sa­id-i Nur­si “Ku­ra­n’­da­ki su­re­ler ben­den bah­se­di­yor!”, “Ka­rın­ca­lar­la ko­nuş­tum!” di­ye­cek ka­dar ken­din­den geç­miş bi­ri… Sa­id-i Nur­si­’nin be­nim için ne de­di­ği­nin hiç öne­mi yok! Ben ak­la, bi­li­me de­ğer ve­ren Rı­fat Bö­rek­çi ho­ca gi­bi Kuv­va­cı ger­çek din adam­la­rı­nın gö­rüş­le­ri­ni önem­se­rim.
SO­RU 15: NE­DEN SE­NİN GER­ÇEK­LE­Rİ­Nİ SAK­LA­MAK İÇİN 5816 YA­SA­SI ÇI­KA­RIL­DI?
CE­VAP: Ata­tür­k’­ü Ko­ru­ma Ka­nu­nu­’nu ben, be­nim CHP’m de­ğil, CHP’­ye mu­ha­lif Men­de­re­s’­in DP’­si çı­kar­dı. Ay­rı­ca bu ka­nu­nun be­ni ko­ru­du­ğu fa­lan da yok… Bak­sa­na sen bi­le ba­na ağ­zı­na ge­len her if­ti­ra­yı ata­bi­li­yor­sun!
Der­si­ni al­dın sa­nı­rım ço­cuk!
* * *
Sev­gi­li okur­la­rım,
Ata­türk düş­ma­nı (eleş­tir­mek baş­ka düş­man­lık baş­ka) yo­baz-li­boş ta­kı­mı­nın tüm ya­lan ve if­ti­ra­la­rı­na, ta­rih­çi-ya­zar Si­nan Mey­dan, yu­ka­rı­da oku­du­ğu­nuz sa­tır­lar­da ol­du­ğu gi­bi, to­kat niteliğinde bel­ge­li ce­vap­lar ve­ri­yor.
“Ya­la­na esir ol­ma!” di­yen de­ğer­li ta­rih araş­tır­ma­cı­sı Mey­da­n’­ı bu ça­ba­la­rı ne­de­niy­le hem kut­lu­yor, hem de çok te­şek­kür edi­yo­rum.

01 Haziran 2015

(GWX.exe veya KB3035583 Güncellemesi) Windows 10 Al Uyarısı ve Çözümü


                                             


Oto Ekspertiz işleminde Kulanılan Test Cihazları Hakkında Bilgi Almak için Logolara tıklayın.


Microsoft, Windows 10 sürümünü olabildiğince cihaza Yükletmek için, bu sürüme 1 yıl boyunca ücretsiz geçilebileceğini duyurmuştu.  Bu geçişi,  Windows 7 SP1 ve Windows 8 yüklü cihazlarda yapılacak güncelleme ile bir uyarı niteliğinde kullanıcılara sunarak kolaylıkla Windows 10’u edinmeyi planlıyordu.
Haziran 1, 2015 itibari ile yapılan Microsoft güncellemesi ile Windows 7 işletim sistemi Yüklü Bilgisayarımda şu uyarı ile karşılaştım.




Bu uyarıya tıkladığımızda Windows 10’u ücretsiz olarak alabileceğimiz uyarısı ve indirme bağlantısı karşımıza çıkıyor. 
Windows 10 edinmek isteyenler için ücretsiz olarak tabiri caizse “kapıya kadar hizmet” niteliğinde bir güncelleme. Lakin ben Windows 10 'u yüklemek ve bu uyarıyı görmek istemiyorum. Eminim benim gibi bu sürüme geçmek ve bu uyarıyı görmek istemeyen birçok kullanıcı bu sorundan kurtulmayı düşünüyordur diyerek bu makaleyi yazmaya karar verdim.

Windows 10 Al Uyarısı Nasıl Kaldırılır?


Yazımın başında belirttğim gibi bu uyarı Windows 7 Sp1 ve Windows 8 işletim sistemi yüklü cihazlara Microsoftun yaptığı güncelleme ile gelmektedir. 
  Bu uyarıyı kaldırmak için bu güncellemeyi  (KB3035583) kaldırmalı ve her yeni güncelleme durumunda bu güncellemeyi (KB3035583)  seçmemelisiniz.

Şu adımı takip ederek yüklü güncelleştirmelerin olduğu ekranı açın:
Başlat / Denetim Masası / Sistem ve Güvenlik / Yüklü Güncelleştirmeleri Görüntüle
Bu ekranda Microsoft başlığı altında KB3035583 kodlu güncelleştirmeyi göreceksiniz.
NOT: Alttaki resmi büyük izlemek için Tıklayın

Bu güncelleştirmenin üzerine fare ile gelip sağ tıklayın, Kaldır yazısına basıp bilgisayarınızı yeniden başlatınız.
Artık bu uyarıyı almayacaksınız.
Bundan sonra güncelleştirme ekranında yine bir uyarı ile karşılaşacaksınız, bu uyarı size bu güncelleştirmeyi yüklemenizi söyleyecektir. Bu uyarıyı gözardı etmek için ;


Simgesine tıklayarak güncelleştirme ekranını açın. Ekranda görünen “1 önemli güncelleştirme var” yazısına tıklayınız.
Size yüklemenizi önerilen güncelleştirme listesi gösterecektir. Burada KB3035583 kodlu güncelleştirmenin üzerine sağ tıklayıp “Güncelleştirmeyi gizle” ye tıklayınız.


Windows 10 Rezerve Simgesi Gelmedi, Nasıl Getirilir?

   Bildiğiniz gibi kısa bir süre önce Windows 7 ve Windows 8.1 kullanıcıları için görev çubuğundaki bildirim alanında (Tarih – Saat’ sekmesinde    “Windows 10’u Alın” Logosu çıkıyordu. Bu  simge’ye tıklanndığında Windows 10 yükseltmesi için rezervasyon yapabiliyor ve Windows 10  ücretsiz olarak yükseltmeyi yapabiliyordunuz

  Bu simgenin gereksizliğine inananlar, araştırma gereği duymadan kaldırmaya uğraşıyor ama kaldırmanın yollarını bilmiyorlardı. Yukarıdaki işlemleri uygulayıp kaldıranlar artık Windows 10 'u kurmanın peşine düştülerse de artık Rezervasyon yaptırma yöntemlerini ve Simgeyi Güncellemeyi başaramıyorlardı. Windows 10 Artık ilgi ekiyor ve herkes kurmayı istiyordu..

   Ben Uzun uzun Anlatmak Yerine  (BURADAKİ) Linkten Yararlanmanızı  önereceğim.

   Windows 7 ve Windows 8.1 için ayrı ayrı gereken işlemleri 4 Yöntemden her hangi biri ile Nasıl Güncelleme yapılacağı resim, kod ve  açıklamalarla detaylıca anlatılmıştır