/* BURADAN */ /* BURAYA */

Sayfalar

27 Mart 2014

Erdoğan mı Sarıgül mü?

Soner Yalçın 
syalcin@sozcu.com.tr
Başbakan Erdoğan, Yenikapı mitinginde CHP İstanbul adayı Mustafa Sarıgül’ün 2006’da Zaman gazetesine verdiği röportajdan alıntılar yaparak dalgasını geçti.
Mustafa Sarıgül, mekruh’a “metruk”; namahrem’e “nemehram”; “arife tarif gerekmez” deyimine “alime tarife gerekmez” demişti.
Erdoğan mitingde bu hataları dile getirirken çok keyifliydi; “tam bir komedi, karikatür” dedi.
Fakat…
Egemen Bağış’ın “Bakara-Makarası”ndan söz etmedi.
Egemen Bağış’ın ayet indirdiğinden söz etmedi.
Egemen Bağış’ın her cuma bir ayet sallamasından söz etmedi.
Egemen Bağış’ın “Google İslam”ından söz etmedi.
Evet…
İslam’ı bilmediklerini biliyorduk.
Alay ettiklerini yeni öğrendik.
İslami bilmediklerini söyleyince kimi insanlar şaşırıyor. Parantez açayım:
Tarih: 14 Nisan 2013.
Erdoğan Kürt Açılımı yapacaklarını açıklarken Kevser Suresi’ni okudu.
Kevser Suresi (1-3 Ayetler); “Biz sana gerçek Kevser’i (cenneti) verdik. Sen de rabbin için dua et ve kazancından harcama yap. Gerçek ebder (nesli devam etmeyecek) olanlar sana düşmanlık edenlerdir.”
Kevser Suresi, Mekke döneminde ve peygamberliğin ilk yıllarında indirildi. Kuran’ın en kısa suresidir ve üç ayetten oluşur. Hz. Muhammed’in zor durumda kaldığı ve üzüntülü olduğu zamanda inen bu surede, ona kevser (çok hayır ve nimet) verildiği müjdelenir.
Şimdi…
Söyler misiniz; Kevser Suresi’nin Kürt Açılımı ile bir ilgisi var mı? Erdoğan’ın dini bilmediğini göstermez mi?
Edebi kimden öğrendin?
Hz. Lokman Hekim’e sorarlar;
“Edebi kimden öğrendin?”
Şöyle yanıt verir: Edepsizlerden!
Hata insana mahsustur.
Erdoğan, Sarıgül’ün dil sürçmelerinden keyifle bahsederken kendi gaflarını unutuyor?
Tarih: 26 Ağustos 2003.
Malazgirt Savaşı yıldönümünde Erdoğan, “Romen Diyojen batarya batarya, gülle - gülle saldırırken, Sultan Alparslan’ın askerleri; Allah-Allah diye saldırıyordu” dedi.
İyi de…
O tarihte top daha icat edilmemişti; daha savaşlarda yer almasına 250 yıl vardı!
Tarih: 5 Şubat 2009.
Türkiye yine bir yerel seçime gidiyor. Erdoğan, CHP’nin İstanbul Belediye Başkan Adayı Kılıçdaroğlu için şöyle dedi: “Ama şimdi bakıyorsunuz CHP İstanbul’a ithal bir aday koymuş. İstanbul’da çamurlu sokak arıyor. Herhalde inşaat şantiyesinde dolaşıyor, ondan sonra da ‘Bak çamur burası’ diyor. İnşaat şantiyesine girersen çamur tabii. Şimdi yani böyle mercekle Romen Diyojen gibi dolaşılmaz” dedi.
Hangisini düzelteceksin:
1) Romen Diyojen Malazgirt savaşında Alparslan’a esir olan Doğu Roma İmparatoru.
2) Elinde fenerle dolaşan Sinoplu filozof Diyojen.
3) Mercekle dolaşan ise Sherlock Holmes!..
O kadar çok ki, hangisini yazayım…
Tarih: 12 Aralık 1997.
Erdoğan Siirt’te kendini hapse attıran şiiri okudu: “Minareler Süngü/Kubbeler Miğfer/Camiler Kışlamız/Müminler Asker”
Savunmasında şiirin Ziya Gökalp’e ait olduğunu söyledi. Halen de öyle diyor. Oysa şiir aslında Ankara’da yaşayan Cevat Örnek adlı şaire ait; ve “7 Dağın Çiçeği ve Gülden Dikenden” adlı kitaplarında yer alıyor!
Erdoğan, 20 Ekim 2008’de katıldığı dil kurultayında, Fazıl Hüsnü Dağlarca’yı anmak için onun bir şiirini okuyacağını söyledi. Okudu. Ama okuduğu “Sanat” isimli şiir, Dağlarca’ya değil, Faruk Nafiz Çamlıbel’e aitti!
Erdoğan -maşallah- edebiyatla çok ilgili bir başbakan; şöyle demişti konuşmasında: “Ziya Paşa’nın dediği gibi; eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.” Bu özdeyiş Mehmet Akif Ersoy’a aitti!
K.Maraş’ın yiğit ismi Sütçü İmam’ı, “Sütçü Nine” yapıvermişti. Şüphesiz Erzurum’u savunan “Nene Hatun” ile karıştırmıştı.
Örnekler çoğaltılabilir…
Evet, bunlar insani hatalardır. Bunlar üzerinden siyaset yapmak düzeysizlik olur. Fakat…
Asıl tehlikeli olan!..
Sadece dış politikasından örnekler vereyim…
Amerikalılar, 4 Temmuz 2003’te Kuzey Irak’ta Mehmetçik’in başına çuval geçirince Erdoğan ne dedi: “Nota, müzik notası değildir; her aklınıza geldiğinde verilmez, işin ciddiyeti var!”
Aynı Erdoğan 31 Mart’ta Wall Street Journal’e ne dedi: “Irak’ta savaşan ABD’li kahraman bay ve bayan askerlere, en az zayiatla ülkelerine mümkün olan en kısa zamanda dönmeleri arzusuyla dua ediyoruz.”
Erdoğan 21 Ağustos 2010’da, “Bizim terör örgütüyle masaya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar, ispatlayamazsanız müfterisiniz” dedi. Oslo görüşmeleri sızınca bir daha bu sözünü tekrarlamadı!
Erdoğan, 2 Aralık 2010’da, “İsviçre bankalarında bir kuruşum yok, bu iftiraları atanlar müfteridir” dedi.
WikiLeaks belgeleri İsviçre’de 8 ayrı hesabının olduğu iddiasını ortaya dökünce, Erdoğan, ABD Büyükelçisi Eric Edelman’ı mahkemeye vereceğini söyledi. Dava açmadı!
Türkiye’ye Patriot yerleştirilecek haberleri çıktı. Erdoğan 12 Kasım 2012’de “Benim bilgim olmadan hiçbir şey yapılamaz. İddialar tamamen asılsız” dedi. 21 Ocak 2013’te Almanya ve Hollanda’dan Patriotlar Türkiye’ye geldi. Erdoğan, “Türkiye NATO toprağıdır” dedi.
15 Şubat 2004’te Kanal D’de ne demişti: “Amerika’nın düşündüğü Büyük Ortadoğu Projesi var ya… Diyarbakır işte bu proje içinde bir yıldız, bir merkez olabilir. Bunu başarmamız lazım.”
Son örnekle bitireyim:
Erdoğan, 28 Şubat 2011’de “Böyle bir saçmalık olur mu yahu? NATO’nun ne işi var Libya’da? Bakın Türkiye olarak biz bunun karşısındayız” dedi. 19 Mart 2011’de NATO, Libya’yı bombalamaya başladı. 20 Mart’ta Erdoğan, “askeri müdahalenin bir an önce sonuçlandırılmasını Libya’nın bir an evvel istikrara kavuşturulmasını diliyoruz” dedi ve müdahaleye gemi ve uçak göndererek destek çıktı.
Şu hale bakın; Türkiye’nin düşürüldüğü durum insanın içini yakıyor.
Demem o ki: Türkiye için tehlike olan, insani basit sözel hatalar değil, çapsız, yalancı siyasettir.